Bu onurlu hanımın asıl adı Fatıma, lakabı Masume’dir. Hz. Masume (sa)  Medine-i Münevvere şehrinde, hicretin 173. yılının Zilkade ayının birinci günü dünyaya gelmiştir. Hz. Masume’nin babası İmam Musa Kazım (a.s)’dır. İmam Musa Kazım (a.s) kendi zamanında ilahi ilimlerin taşıyıcısı, yeryüzündeki insanlar arasında ilahi hüccet; ilim, takva, züht ve diğer yüce erdemler yönünden eşsiz idi. Pek az uyur, gecelerini ibadetle geçirir, secde halinde saatlerce Allah Teala ile münacat ederdi. Bir çok geceler tanınmayacak bir şekilde fakirlerin evlerine başvurarak şefkatli bir baba gibi onların evine gerekli olan ihtiyaç maddelerini taşırdı. Gündüzleri ise halkı hakka hidayet etmekle meşgul olur ve zalimler vasıtasıyla tahrife uğramış olan dinin gerçeklerini açıklardı.

İmam Musa Kazım (a.s)’ın halk arasındaki manevi nüfuz ve mevkisine tahammül edemeyen ve O’nu kendi zalim yönetimlerinin istikrarı için bir tehlike gören zalim Abbasi hükümdarı Harun er-Reşit, yıllar boyunca İmam’ı zindanlarda tutmuş, çeşitli işkence ve zulümler yapmış, sonunda da İmamı zehirle şehit ettirmiştir. İmam Rıza (a.s) ise Hz. Fatıma-i Masume’nin en yakın gönüldaşı, sırdaşı, yaveri ve vefalı kardeşi olarak onu himayesine aldı. Nakledilen rivayetlere göre, imam Rıza (a.s) kız kardeşi Hz. Fatıma’ya büyük bir sevgi besler ve ilgi gösterirdi. Hz. Fatıma da kardeşi İmam Rıza’ya (a.s) özel bir sevgi ve saygı gösterirdi.

Allah’ın salatı O’na ve hidayet meşaleleri olan diğer Ehl-i Beyt İmamlarına olsun.

Hz. Masume’nin annesi iffet, iman ve takvasıyla tanınan ve İslami ilimlere vakıf Necme isminde muhterem bir hanımdır. O İslami ilimleri Hz. İmam Cafer Sadık (a.s)’ın hanımı Hamide’den öğrenmiştir.

Horasan’a Yolculuk

Abbasi halifelerinin yedincisi olan Me’mun, Şia’nın kıyamını önlemek için, Hz. İmam Rıza (a.s)’ı, Medine’den Horasan’a davet etti. Bu hususta, İmam (a.s)’a çok mektuplar gönderdi ve nihayet zorla İmam’ı Horasan’a getirtti. İlk önce (siyaset icabı) hilafeti İmam’a teklif etti; ama İmam (a.s) kabul etmedi. Daha sonra veliaht olmayı teklif etti. İmam (a.s), Me’mun’un hilelerinden haberdar olduğu için yine, ilk önce kabul etmedi, ama daha sonra Me’mun’un ısrar ve tehdidiyle, veliahtlığı, memleketin siyasi işlerine karışmamak şartıyla, zâhirde kabul etti. İmam (a.s) koyduğu bu şartla, Me’mun’un hükümetinden razı olmadığını Müslümanlara anlatmak istedi.

Kum’un büyüklerinden nakledildiğine göre, Memun’un, İmam Rıza (as)’ı Medine’den Merv Şehrine götürmesinden bir yıl geçtikten sonra, yani Hicretin 201. yılında Hz. Masume (sa) kardeşini görmek için, birkaç kardeşinin eşliğinde Medine’den Horasan’a doğru hareket etti.

Bu yolculukta Hz. Masume’yle Birlikte Olanlar

Bu yolculukta Hz. Masume (sa), Fazl, Cafer, Hadi ve Kasım isminde dört kardeşi ve bir kaç yeğeni ve bir kaç hizmetçi ile birlikte idi.

Hz. Masume’nin Hastalanması Hz. Masume (sa)’ın, bulunduğu kafile İran’ın Save şehrine ulaştığında, Ehl-i Beyt düşmanları haberdar olup onların kafilesine saldırdılar; bu saldırıda Hz. Masume (sa)’ın kardeş ve yeğenlerinden 23 kişi, vuku bulan çatışma sonucu şehit oldular.

Kum şehrinin halkı bu haberi duyunca yardıma koştularsa da, olay yerine ulaştıklarında artık Hz. Masume (sa)’ın yakınlarından bazıları şehit olmuştu; Hz. Masume (sa)‘da bu olaydan duyduğu hüzün ve üzüntü neticesinde şiddetli bir şekilde hastalanmıştı.

O zaman, Save şehrinin halkı çok mutaassıp idiler; hatta Hz. Ali aleyhisselam’ın evlatlarına karşı kin besliyorlardı. Hz. Masume (sa), ”Burayla Kum Şehri arasındaki mesafe ne kadardır?” diye sordular. On fersah diye cevap verdiler. Bunun üzerine ”Beni Kum’a götürün ” dediler. Ve sözlerine şunu eklediler ki: Ben babalarımdan duydum ki ”Kum şehri bizim Şialarımızın yeridir.”

Hz. Masume (sa), 201 hicri kameri yılının Rebiulevvel ayının 23’de Kum şehrine ulaştılar.

Hz. Masume’yi Karşılama

Nakledilen sahih hadislere göre, Hz. Masume (sa)’ın Kum’a girişlerinde, Kum’un büyükleri, onların önünde Musa b. Hazrec ve Kum halkından kalabalık bir grup, Hz. Masume (sa)’ı karşıladılar ve bir çok kurban kestiler.

Hz. Masume (sa)’nın Kum’da, bu şehrin büyüklerinden olan Musa b. Hazrec b. Sa’d Eş’ari’nin ricası üzerine onun evine yerleştiler.

Musa b. Hazrec’in evinde olduğu müddetçe, daima kardeşi Hz. Rıza (a.s)’ı hatırlayıp ayrılığından dolayı göz yaşı döküyordu. Hz. Masume’nin bulunduğu ev şimdi “Meydan-ı Emir” mahallesinde Ammarı Yasir Caddesinde “Sittiye” medresesinde (Beytel Nur) bulunmaktadır ve Ziyaret mekanı olarak butun zuvvara açıktır.

Hz. Masume’nin Vefat ve Defni

Hz Masume, Musa b. Hazrec’in evinde on yedi gün kaldı, ta ki Rebiussani ayının onunda, 201 hicri kameri yılında Kum Şehrinde vefat etti.

Bu nakle göre Hz. Masume, vefat ederken doğumundan 27 yıl 4 ay ve on gün geçmekteydi.[4]

Hz. Fatime Masume (sa), vefat ettiğinde onu gusl edip, kefenlediler ve sonra Kum’da bulunan Babilan adlı mezarlığa defin ettiler.

Nakle göre, kimin Hz. Masume’nin pak na’şını mezara indireceği hususunda, Saad ailesi arasında ihtilaf meydana gelmiş ve sonunda hepsi, Kadir isimli salih bir yaşlının bu görevi üstlenmesi hususunda ittifak etmişlerdir.

Bu şahsın gelip cenazeyi defin etmesi için ardısıra adam gönderdiklerinde, aniden çölün kumluk tarafından yüzü örtülü iki süvarinin süratle geldiği görülmüştür. Bu iki süvari, Hz. Masume’nin cenazesinin yanına gelip atlarından indiler; cenaze namazını kıldılar, sonra Hz. Masume’nin cenazesini toprağa verdiler ve daha sonra çıkıp gittiler. Ve bunların kim olduğunu kimse anlayamadı. Bazi rivayetlere gore bu iki genç Allah’ın yer yuzundeki delilleri olan İmam Rıza (as) ve İmam Cevad (as) idiler ve mucizevi şekilde oraya geldiler.